--- KADIR GECESINI IHYA ETMEK ---
İyi bilinmelidir ki zamanın kıymetini bilen için her gün Kadir gecesidir. Bu ulvî geceyi ibadet ve taatle geçirmeye, bu gecenin feyzini elde etmeye gayret edilmeli, niyetler kontrol edilmeli ve bu işleri sırf Allah rızâsı için yapmaya gayret edilmelidir. Ebû Hüreyre‘den [r.a] rivayet edilen bir hadiste, Resûl-i Ekrem [s.a.v] şöyle buyurmuştur:
“Kim inanarak ve sevabını yüce Allah‘tan umarak Kadir gecesini ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.“ [Buhârî, Savm, 2; Müslim, Müsâfirîn, 173.]
Bu geceyi değerlendirmek, çokça zikir, fikir, dua, Kur‘an okumak ve namaz ile yapılır.
Süfyân-ı Sevrî (rah) şöyle demiştir:
“Bu gecede dua etmek, bana namaz kılmaktan daha sevimli geliyor.“ O, namaz kıldığında da Kur‘an okurken bol bol dua eder ve bütün kalbiyle yüce Allah‘a yönelirdi.
Süfyân-ı Sevrî‘nin (rah) bu sözle kastettiği şey şudur:
İçerisinde hiç dua edilmeden namaz kılmaktansa, çokça dua etmek daha güzeldir. Eğer namazda da çokça dua ederse tabii ki namaz kılmak daha güzel olur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v) ramazan ayında teheccüd namazı kıldığında âyetleri tertille (yavaş yavaş) okur, rahmetle ilgili bir âyet geçtiğinde yüce Allah‘a yalvarır, ondan rahmet ister; azapla alâkalı bir âyet geçtiğinde ise O‘na sığınırdı. Peygamber Efendimiz (s.a.v), namazı, Kur‘an okumayı, duayı ve tefekkürü birlikte yapardı. Böyle yapmak amellerin en güzeli ve en faziletlisidir.
İmam Şafiî (rah) şöyle demektedir:
“Kadir gecesinin gündüzünü de gecesi gibi ihya etmeyi çok hoş görüyorum.“
Hz. Âişe (r.ah) anlatıyor:
Resûl-i Ekrem‘e (s.a.v), “Ey Allah‘ın Resulü! Eğer Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?“ diye sordum. Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Şöyle dua et“ buyurdu:
“Allahım! Sen affedensin, affetmeyi seversin. Benim de günahlarımı affet !“ (Beyhakî, Şuabü‘l-imân, nr. 3700-3701.)
Bu duayı sıkça söylemelidir.
Afüv, yüce Allah‘ın isimlerinden biridir. Affetmek, kulların hata ve günahlarını bağışlamak, amel defterini tertemiz etmek demektir. Yüce Allah affetmeyi, kullarının günahlarını silmeyi çok sever. Aynı şekilde kullarının da affetmesini sever. Kullardan biri diğerini affettiği zaman, Cenâb-ı Hak da onlara aynı şekilde muamele eder.
Resûl-i Ekrem (s.a.v) bir dualarında şöyle söylemişlerdir:
“Allahım! Senin gazabından rızana, azabından affına sığınırım.“ (Müslim salat, 222; Ebu Davud salat 152; Tirmizi Daavat 74; İbn Mace Dua 3.)